Avukatın Sır Saklama Yükümlülüğünün Yasal Dayanağı ve Kapsamı
Avukatın sır saklama yükümlülüğü, avukat ile müvekkili arasındaki karşılıklı güven ilişkisinin temelini oluşturur ve müvekkilin avukatına çekinmeden güvenebilmesi, tüm önemli gerçekleri sunabilmesi için hayati öneme sahiptir.
Avukatın Sır Saklama Yükümlülüğünün Yasal Dayanağı:
• Güven İlişkisi ve Kamu Yararı: Avukatın sır saklama yükümlülüğü, vekalet ilişkisinin devamı sırasında müvekkiline ilişkin öğrendiği vakıaları gizli tutma zorunluluğundan kaynaklanır. Müvekkilin sırlarının açıklanacağından korkmaksızın avukata başvurmasında kamu yararı bulunmaktadır.
• Kanuni Düzenlemeler:
◦ Bu yükümlülük, diğer mesleklerin pek azında görülebilecek şekilde birçok kanun, sözleşme ve etik kuralıyla güvence altına alınmıştır.
◦ Avukatlık Kanunu (AK.m.36), avukatların kendilerine tevdi edilen veya avukatlık görevi gereği, ya da Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmalarını yasaklar.
• Tanıklıktan Çekinme Hakkı: Sır saklama yükümlülüğünün önemini vurgulamak için, avukatlara bu yükümlülüğü ihlal etmeme adına tanıklıktan çekinme hakkı tanınmıştır ( AK.m.36/II). AK.m.36/II hükmü, müvekkilin rızası olsa bile avukatın tanıklıktan çekinebileceğini ve bu hakkın kullanılmasının hukuki ve cezai sorumluluk doğurmayacağını belirtir. Bu düzenleme, mesleğin icrası bakımından çok yerindedir, zira sadece bu yükümlülük ve hak sayesinde açıklanan sırlar gizli kalabilir ve müvekkilin avukata güveni sağlanabilir.
• Cezai ve Hukuki Sorumluluk: Sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranış, disiplin soruşturması, avukatlık sözleşmesinin ihlali, azil ve tazminat sorumluluğu gibi hukuki sonuçlar doğurabilir.
Avukat Her Durumda Sır Saklamak Zorunda mıdır?
Avukatın sır saklama yükümlülüğü kural olarak mutlak geçerliliğe sahiptir ve hatta müvekkilin yakınlarına, mirasçılarına, diğer avukatlara, mahkeme ve idari makamlara karşı da müvekkil sırrı saklanmalıdır. Ancak bazı istisnai durumlarda bu yükümlülük ortadan kalkabilir veya sınırlanabilir:
1. Mesleki Faaliyet Kapsamı Dışındaki Sırlar:
◦ Sırrın öğrenilmesi ile meslek arasında nedensellik bağı bulunması gerekir. Avukatın müvekkili ile yakın arkadaş olması halinde, mesleğinin gereği olmayıp da, sıkı ilişkilerinden dolayı öğrendiği sırların açıklanmasından dolayı avukatın mesleki sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.
2. Herkese Açık Bilgiler:
◦ Sır, "sahibinin açıklanmamasında yarar gördüğü ve başkaları tarafından daha önce bilinmeyen hususlar" olarak tanımlanır.
◦ Herkese bilinen (gazete, kitap, aleni sicil gibi belgelere dayalı) hususlar sır olarak kabul edilmez. Ancak medyada vuku bulan bir yayından sonra dahi, müvekkilin ifşa edilen vakıanın bir başka bağlamda tekrar zikredilmemesinde menfaati olabilir.
3. Belirli Bir Şahısla İlgisi Anlaşılamayan Bilgiler:
◦ Avukat-müvekkil ilişkisi vasıtasıyla öğrenilmiş bulunan ve fakat belirli bir şahısla ilgisi anlaşılamaz olan bilgilerin ifşa edilmesi halinde, mesleki sır saklama yükümlülüğü ihlal edilmiş olmaz. Avukat, müvekkiline karşı sadakat yükümünü ihlal etmeksizin, tarafların ismini zikretmemek kaydıyla bir olayı üçüncü bir kişiyle tartışabilir, yeter ki üçüncü kişi belirli bir maddi durumu veya tarafı kestiremesin.
◦ Ancak, nispeten bilinen bir vakıanın avukat tarafından teyit edilmesi, avukatın teyidinin şayialara belli bir ağırlık kazandıracak olması sebebiyle, sır saklama yükümünü ihlal edebilir.
4. Gerçek Olmayan Şeyler:
Avukat sadece gerçek olan sır mahiyetindeki bilgileri saklamak zorundadır.
5. Müvekkilin Menfaati İçin İfşa Zorunluluğu:
◦ Avukatın sır saklama yükümü müvekkilin aleyhine olmamalıdır. Avukat, kendisine verilen sırları davada müvekkili lehine mahkeme ve karşı taraf karşısında ifşa etmek zorundadır.
Kaynak : Dr. Özcan Günergök Avukatın Sır Saklama Yükümlülüğü – AÜEHFD, C.VII,
S.1-2 (Haziran-2003)
Yorumlar