VEKİL ARACILIĞIYLA YAPILAN İTİRAZLARDA TEBLİGATLA İLGİLİ İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 26.11.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 03.06.2022 tarihli kararı, icra takiplerinde önemli bir değişikliği beraberinde getirdi. Bu kararla, borçlu tarafından vekil aracılığıyla yapılan itirazlarda, itirazın iptali davası açıldığında dava dilekçesinin bizzat borçluya (asile) tebliğ edilmesi gerektiği, oyçokluğu ile kabul edildi. Bu uygulama, özellikle icra takibi süreçlerini yürüten avukatlar, icra memurları ve katipler için kritik bir ayrıntıdır.
İçtihadı Birleştirmenin Konusu
İçtihadı birleştirmenin konusu; icra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için, alacaklının açacağı itirazının iptali davasında, dava dilekçesinin vekile mi asıla mı tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkindir.
Kararın Gerekçesi
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi
içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali
davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı
itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası İİK’nın 67.
maddesinin 1. fıkrası uyarınca yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi
olduğundan normal bir hukuk davası gibi açılır. Bu nedenle HMK’nın 119.
maddesinde belirtilen dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar itirazın
iptali davasında da uygulanır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde dava
dilekçesinde “Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı,
soyadı ve adresleri” nin bulunması gerektiği düzenlenmiştir. Maddede “Varsa
tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adreslerinin”
yazılması öngörüldüğü halde “Varsa davalı vekilinin adı, soyadı ve adresinin”
de yazılması gerektiği belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 122 ve 317. maddelerinde ise dava dilekçesinin,
mahkeme tarafından “davalıya” tebliğ edileceği düzenlenmiş olup, maddede
“davalıya veya varsa vekiline” ibaresine yer verilmemiştir. HMK’da dava
dilekçesinin davalıya tebliğ edileceği yazılı olması karşısında, dava
dilekçesinin davalı yerine vekiline tebliğ edilmesi Kanun’un hükümlerine
aykırılık oluşturur.
Davacı kendisini bir vekil vasıtasıyla temsil ettiriyorsa dava dilekçesinde
vekilinin adı, soyadı ve adresi de yazılmalıdır. Davalının bir vekili olsa dahi
dava dilekçesinde onun adı yazılamaz. Dava açılırken (o davada) vekilinin kim
olacağı bilinemeyeceğinden, dava dilekçesine davalı vekilinin isim ve adresinin
yazılmasına olanak ve gerek yoktur. Davalının bir genel (umumi) vekili olsa
bile, dava dilekçesine genel vekilin isim ve adresi yazılara, dava dilekçesi bu
genel vekile tebliğ edilemez (Kuru, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul
2001, C. 2, s. 1586; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara
2012, s. 791; Pekcanıtez, Hakan; Medeni Usul Hukuku, C. 2, İstanbul 2017, s.
1132; Aslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Ayvaz Taşpınar, Sema Hanağası, Emel: Medeni
Usul Hukuku, Ankara 2020, s. 278).
Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi ve Tebligat
Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddesinde yer alan, vekil ile
takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı hükmü emredici niteliktedir.
Ancak belirtilen hükümlerinin işlerlik kazanabilmesi için HMK’nın 76. maddesi
uyarınca vekilin dava dosyasına vekaletnamesini ibraz etmesi zorunludur.
Vekilin müvekkili adına davayı takip edeceğini bildirerek vekaletnamesini her
bir dosya için ayrı ayrı ibraz etmesi üzerine, HMK’nın 114. maddesinin 1.
fıkrasının (f) bendi gereğince dava şartı olan vekilinin davaya vekalet
ehliyetine sahip olup olmadığı ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletname
bulunup bulunmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılarak tespit edildikten
sonra tüm tebligatlar vekile yapılacaktır. İcra takip dosyasında itiraz etmiş
olan vekilin, itirazın iptali davasında vekaletnamesini ibraz etmeden önce,
müvekkili adına davayı takip edip etmeyeceği mahkeme tarafından bilinemeyeceği
için dava dilekçesinin vekile tebliği mümkün değildir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27.maddesinden düzenlenmiş olan hukuki dinlenilme
hakkının unsurlarından biri olan “tarafların yargılama ile ilgili olarak bilgi
sahibi olmalarının” yerine getirilmesi için zorunlu olan dava dilekçesinin
tebliğinin doğrudan davalıya yapılması, mahkeme tarafından davadan öncelikli ve
aracısız olarak davalının haberdar ve bilgi sahibi olmasını sağlayacağı gibi,
yargılama uzamasına da engel olacaktır.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel
Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; icra mahkemesinde görülen itirazın
kesin kaldırılması isteminde tebligat, borçlunun takip dosyasında müvekkili
adına itiraz eden vekiline yapıldığı, itirazın iptali davasının da takip
hukukuyla sıkı sıkıya bağlı olduğu ve bu nedenle vekiline tebligat
yapılabileceği hususu tartışma ve değerlendirme konusu yapılmış, ancak heyet
çoğunluğu tarafından kabul görmemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 4. maddesi gereğince icra mahkemesi, icra ve iflas
dairlerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetlerle, itirazları incelemeye
görevli olup, takip hukukuna ilişkin kararlar verir. Vekaletnamenin icra
dosyasına ibrazı ile HMK’nın 73. maddesine kıyasen bir kül (bütün) olan icra
takibinin sonuna kadar takip hukuku ile ilgili tüm işlemler vekile tebliğ
edilir. İtirazın kaldırılması borçlunun itirazı ile duran ilamsız icra takibine
(ilamsız icra prosedürü içinde) devam edilmesini sağlayan bir yoldur. İtirazın
iptali gibi bir dava olmadığından, itirazın kaldırılması istemini içeren dilekçesi
asıla değil borçlunun vekiline tebliğ edilir ve itirazın kaldırılması istemi
İİK hükümlerine göre incelenir. İcra mahkemesinin takip hukukuna ilişkin
kararları sadece yürütülen takip konusu bakımından tarafları bağlar ve sadece
takip hukuku anlamında kesin hüküm teşkil eder. Bunun sonucu olarak icra
mahkemesi tarafından verilen karar daha sonra genel mahkemelerde dava konusu
yapılabilir. İtirazın iptali davası takip hukukuna ilişkin bir şikayet veya
itiraz olmayıp, normal bir hukuk davası gibi HMK hükümlerine göre genel
mahkemelerde açılarak görülür. İtirazın iptali davası ile yalnızca takip hukuku
yönünden yapılan itirazın usulüne uygun olup olmadığı veya yerinde olup
olmadığı değerlendirilmemekte, aynı zamanda takibe konu alacağın esasına
ilişkin olarak da takibin haklı olup olmadığı değerlendirilmektedir. İtirazın
iptali davasında verilen kararlar ise maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.
O halde itirazın iptali davası genel hükümlere göre açılarak sonuçlandırılan
bir dava olup, takip hukukuna ilişkin bir şikayet veya itiraz olmadığından
HMK’nın emredici nitelikteki 76, 119/1-ç, 122 ve 317. maddeleri gereğince dava
dilekçesinin, icra dosyasında müvekkili borçlu adına itiraz eden vekile değil,
asıla tebliğ edilmesi gerekir.
Zirve Yazılım ile Güncel Kalın!
Zirve Yazılım, hukuk sektörüne yönelik sunduğu yenilikçi icra takip yazılımları ile değişen mevzuat ve içtihatları yakından takip ederek yazılımını sürekli günceller. Zirve'nin sunduğu çözümler sayesinde:
Yorumlar